
Pendik escort arka sokakları, geceleri başka bir yüzünü gösteriyordu. Rüzgâr denizden taşınan tuz kokusunu taşırken, yağmur sonrası ıslanan kaldırımlar sokak lambalarının titrek ışığında parlıyordu. Zeynep, yirmi yaşında genç bir kadındı, ama yüzündeki çizgiler ve gözlerindeki yorgunluk yaşını çoktan aşmıştı. Annesi birkaç yıl önce hastalanmış, babası ise onu küçük yaşta terk etmişti. Hayatta kalmak, onun için her gün verilen bir mücadeleydi.
Gündüzleri bir kafede bulaşıkçı olarak çalışıyor, akşamları ise istemediği yollara sapmak zorunda kalıyordu. Pendik escort dar ve tenha sokaklarında yürürken, insanların küçümseyen bakışları çoğu zaman içini acıtıyordu. Ama Zeynep, başını öne eğip sessizce yoluna devam etmeyi öğrenmişti. Bu sokaklar onun için hem düşman hem öğretmendi.
Bir gece, sahil boyunca yürürken hafif bir yağmur başladı. Dalgaların kıyıya vurduğu ses, Zeynep’in yorgun ruhuna kısa bir huzur verdi. Banklardan orospu birine oturdu ve denize bakarken düşüncelere daldı. O sırada yaşlı bir kadın yanına geldi.
“Kızım, yalnız mısın?” diye sordu, gözlerinde sıcak bir ifade vardı.
Zeynep başını salladı, kelimeler boğazına düğümlenmişti.
“Bazen yardım istemek ateşli cesaret ister,” dedi kadın, elindeki broşürü uzatarak. “Burası kadınlar için bir merkez; barınma, eğitim ve iş imkânları sunuyor.”
Zeynep, önce tereddüt etti, ama kadının gözlerindeki samimiyet içinde bir umut kıvılcımı yandı. Ertesi sabah, merkez kapısında uzun süre durdu, elleri titriyordu. Derin bir nefes aldı ve içeri girdi. Kadınlar onu yargılamadı; dinlediler ve sarıldılar.
Zeynep, dikiş kursuna göt yalatan kaydoldu ve temizlik işine başladı. İlk günler zordu; bedeni yorgun, ruhu yıpranmıştı. Ama her sabah aynaya baktığında, kaybolmuş bir genç kız yerine, yeniden doğmaya çalışan bir kadın görüyordu.
Bir yanıt yazın